Edvard Munch’un Ayrılığı


Ayrılık tablosu, 1896 yılında Edvard Munch tarafından yapılmış, her insanın ömründe an azından bir kere yaşadığı acıyı, aşk acısını anlatan bir tablodur. Munch’un tabloları hayata değişik, korkutucu, düşündürücü, irkilten bir bakış açısıyla bakmamızı sağlayan tablolardır. Bu tablo ise ilişkileri ve bunların insan üzerine yaptığı etkilerini gösteren en önemli eserlerinden biridir.

Tabloda siyahlar giymiş bir adamla, sarı saçları adamın üzerine dökülürken denize doğru bakan bir kadın resmedilmiştir. İki figür birbirinden ayrı görünmektedir. Yüzleri farklı yöne bakmasına rağmen sanki hala görünmez bir bağla bağlılarmış gibi gösterilmiş, görünmez bağ ise saçlarla sembolize  edilmiştir. Tablonun anlamını açıklayan bazı yazılarda adam kadını terketti, veya kadın adamı terketti diye yorumlar yapılsa da burada terkedilmek değil de ayrılığın kişiler üzerindeki etkisini özellikle erkek bakışı üzerinden gösterildiğini düşünüyorum.

Aşık adam keder ve umutsuzluğun rengi olan tamamen siyahlara bürünmüş olarak resmedilmiş. Kanayan kalbini eliyle tutuyor, acı içerisindeki halinden kurtulmak ister gibi sanki yerinden sökmeye çalışıyor. İleriye doğru bir adım atmak istiyor ama önünde yine kırmızı renkli bir bitki ya da çiçek büyüyor; şekli ve rengiyle kendi kanayan kalbi gibi görünüyor. Kırmızı renk aşkı, acıyı ve kanı simgelemektedir. Kırmızı bitki ise üzerindeki siyah dallar gibi çizilmiş şekliyle, damarları olan gerçek bir kalbe benzemektedir.

Munch, kırmızı renk ile başlangıçta aşkı ve bir araya gelmeyi anlatmaya çalışırken, ayrılığın yaşanması ile acıyı anlatan kan rengini ifade etmiştir.

Resmin solundaki ağaç; aşık adamın kırılmış kalbinin, dallarından çıkan siyah bulutlar ile kara düşüncelerinin, adeta ıstırabının görüntüsüdür.

Kadının altın sarısı rengi, aşkın dünyayı aydınlatan görüntüsünü, olmadığında kanayan yara şeklinde bitkiye dönüşüyor ki, resmin konusu birbirinden ıstırap verici şekilde ayrı olan iki sevgilinin kederini temsil etmektedir. Ayrıca kadının hayaletimsi görüntüsü geçmişin ve anıların bir simgesidir. Munch, diğer tablolarında olduğu gibi, özellikle çok ünlü olan çığlık tablosunda olduğu gibi, acıyı ve kalp kırıklığını somutlaştırmış, bu yüzden tabloya her bakıldığında sanki kalbimiz yerinden sökülüyormuş gibi bir duygu hissettirmiştir.

Sonuç olarak aşk; ayrılık ile kesintiye uğradığında, keder ve pişmanlığa yenildiğimiz için değil, kalplerimiz öldüğü ve aynı şekilde kalbimizle birlikte dünya da bize ölü göründüğü için, kalbimizi acı içerisinde tutar.

Ayrılık, kırmızı, sarı, siyah, deniz, acı, kan ve aşk…

İşte ayrılık ve işte Munch…

One thought on “Edvard Munch’un Ayrılığı

Leave a comment